- 11 Ekim 2020
- Yayınlayan: Psk. İrem Bulut
- Kategori: Genel

Parkinson Yasası
Tarihçi ve yazar Cyril Northcote Parkinson’ın 1955’te Ekonomist dergisinde yayınlanan yazısı şu sözlerle başlar:
“İş, tamamlanması için var olan tüm zamanı kapsayacak şekilde genişler.”
Yani, yapmamız gereken bir işi tamamlamak için bir haftamız varsa işi bir haftada, iki haftamız varsa iki haftada, üç ayımız varsa da üç ayda tamamlarız. Buna Parkinson Yasası denir ve bu yasaya göre bir işi yapmak için zamanımız varsa, yapmamız gerekenleri erteleme eğilimi içerisinde oluruz. Sonuç olarak, bir görevin tamamlanması için ne kadar çok zaman ayırırsak, o işin o kadar karmaşık hale gelir ve o işi tamamlamak o kadar zorlaşır.
Parkinson Yasası Üzerine Yapılan Araştırmalar
Çalışmalardan birinde katılımcıları iki gruba ayırdı ve sigara reklamlarına getirilen yasağı protesto eden 2 dakikalık bir konuşma hazırlamaları istendi. Birinci gruba konuşmayı hazırlamak üzere 5 dakika, ikinci gruba 15 dakika verildi. Katılımcılar bu konuşmaları, içinde destekleyici argümanların olduğu bir listeden, içindekilerden birkaçını sıraya koyarak hazırlıyorlardı yani görevi bitirmek için 5 dakika fazlasıyla yeterliydi.
Görev sonunda, konuşmayı 5 dakikada tamamlaması istenen katılımcılar görev için ortalama 5.3 dk harcarken, 15 dakikada tamamlaması istenen katılımcılar ortalama 7.8 dk harcadılar. Yani daha fazla zamana sahip olanlar, aynı görev için daha fazla vakit ayırdılar. Kısaca iş, var olan zamana bağlı olarak genişledi.
Araştırmanın devam aşamasında, katılımcılara ikinci bir görev verildi. Bu kez üniversiteler arası atletizm yarışmalarının önemi üzerine 2 dakikalık bir konuşma hazırlamaları istendi. Daha önce olduğu gibi argümanların olduğu bir liste de görevle birlikte paylaşıldı. Fakat bu görev için bir zaman sınırı konmadı ve ne kadar zamana ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlarsa o kadar zamanda tamamlamaları belirtildi.
Görev sonunda, konuşmayı hazırlamak için zaman kısıtlaması olmamasına rağmen, ilk konuşma için kendilerine 15 dakika verilmiş olan grup, 5 dakika verilmiş olan gruptan yine daha uzun sürede tamamladı.
Araştırma gösterdik ki, bir görev için ayıracağımız süre doğrultusunda görevi genişletiyoruz. Bununla da kalmayıp, benzer görevlerde de daha önce edindiğimiz süre bilgisi ışığında hareket ediyoruz. Daha kısa zamanda tamamlayabilecek olsak bile benzer miktarda zaman harcıyoruz.
Parkinson Yasası zaman yönetiminde belirgin olarak karşımıza çıkarken diğer birçok alanda da gözlemlenir:
-Son dakikada iş yapmak bizi daha üretken kılar; o saatte normalde olduğundan çok daha fazlasını yaparız.
-Evlerimizde ne kadar alana sahip olursak olalım, eşyalarınız onu işgal etmenin bir yolunu bulacaktır – bilinçdışımızda o kullanılmayan alanı doldurmak için daha fazla eşya ediniriz.
-Giderler, tüm geliri karşılayana kadar artar.
-Tabağınızda az veya çok olsun tüm yemekleri bitirirsek; bize aşağı yukarı aynı tokluk hissini verir.
Çözüm, hayatımıza sınırlar ve kısıtlamalar koymaktır. Buna hızla adapte oluruz. Böylece daha yüksek seviyede performans sergileriz.
Parkinson Yasası’nı deneyebilir ve hayatınızın birçok alanında görev için olan süreyi en aza indirebilirsiniz. Sadece “minimum” ve “yeterli zaman yok” arasındaki çizginin bilincinde olun – amaçladığımız şey, kısa zamanda yapılmış özensiz işler değil, daha kısa sürede iyi yapılmış işlerdir.
Aronson, E., & Gerard, E. (1966). Beyond Parkinson’s law: The effect of excess time on subsequent performance. Journal Of Personality And Social Psychology, 3(3), 336-339