- 22 Kasım 2020
- Yayınlayan: Psk. İrem Bulut
- Kategori: Genel

Psikolojik Dayanıklılık: Hayatın Zorluklarında Ustalaşma Bilimi
Çoğumuz hayatımızın bir noktasında, sevdiğimiz birinin ani ölümü, zayıflatıcı bir hastalık, saldırı veya doğal bir afet gibi büyük travmalara maruz kalacağız. Covid dönemi ile de topluca deneyimlediğimizi söyleyebiliriz.
Bazen defalarca kez pes etmek istesek de yolumuza devam etmemiz gerektiğini biliriz. Tam da bu noktada pozitif psikoloji ve psikolojik dayanıklılığımız sahneye çıkıyor.
Pozitif psikoloji, koruyucu ruh sağlığı olarak tanımlanabilir. İsmindeki ‘pozitif’ ifadesi nedeniyle ‘Polyanacılık’ ile oldukça sık karıştırılmasına rağmen pozitif psikoloji sürekli mutlu olmamamızı hedefleyen bir kuram değildir. Tam tersine ‘kötü’ olarak tanımladığımız duygularımızı da fark etmemizi bize anlattıklarını dinlememizi söyler. Bize iyi olma becerisi kazandırarak olası bir psikolojik hastalıktan korunmamızı amaçlar.
Uzman Klinik Psikolog Nazende Öksüz Özdemir pozitif psikolojiyi şu şekilde açıklıyor:
“…Pozitif psikolojiyle başımıza gelen acı deneyimleri daha iyi göğüsleriz. Çünkü bu sayede, olumsuz bir durum olduğunda, bununla baş edebilecek olumlu yönlerimizi kullanacak esnekliği kazanırız. Karamsarlığa kapılmak yerine, kötü deneyimleri hayatın doğal bir parçası olarak görürüz. Çözüm seçeneklerimiz olduğunu biliriz. Olumlu duyguları fark etmek, olumsuz duyguları fark etmekten daha zordur. İşler yolunda gidiyorken bunu kendimize hatırlatmak ayrı bir beceri gerektirir. Mutlu olma ya da iyi olma becerisi…”
Pozitif psikolojinin önemli kavramlarından psikolojik dayanıklılık (psychological resilience) ise bizi strese dayanıklı hale getirmeyi amaçlamaktadır. Durumları gereksiz bir iyimserlikle değil, gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmemizi sağlar. Uyum sağlama sürecini ifade eder. Bu çerçevede bir travma, bir tehdit, bir trajedi veya ailesel ve ilişkisel sıkıntılar, ciddi sağlık problemleri, işyeri ve parasal sorunlar gibi önemli stres kaynaklarına karşı, psikolojik dayanıklılık uyum sağlama sürecimiz olarak görülmektedir.
Her ne kadar bazı araştırmalar psikolojik dayanıklılığın genetik bir özellik olduğunu ileri sürse de yapılan çalışmalar psikolojik dayanıklılığın öğrenilebilir bir kişisel özellik olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Yeni öğrenmeler esnek yapısı olan beyinde yeni yolaklar oluşturur. Yani bu gibi özelliklerimiz gelişebilen ve değişebilen yapıdadır.
Bazı insanlar nasıl olur da en zor şartlar altında bile ilerlemeye devam eder?
Steven Southwick ve Dennis Charney da bizim gibi bu soruyu merak etmiş olmalılar ki, 20 yıl boyunca bu sorunun cevabını aradılar. Vietnam savaş esirleri, özel kuvvetler eğitmenleri, tıbbi sorun yaşayanlar, istismar ve travma gibi korkunç deneyimlere maruz kalan sivillerle konuştular. Daha sonra, “Resilience: The Science of Mastering Life’s Greatest Challenges”, adlı kitaplarında şartlar zorlaştıkça güçlerini yitirmeyen bu insanların ortak özelliklerini paylaştılar. Peki bu insanların özellikleri nelerdi? Duygusal dayanıklılığımızı artırmak için onlardan ne öğrenebiliriz? Gelecek yazımızda…