“Yapamıyorum” Değil, “Yapmamayı Seçiyorum”

“Yapamıyorum” Değil, “Yapmamayı Seçiyorum”

“Matematiği yapamıyorum.”

“Kimyayı anlayamıyorum.”

Yapamıyor, anlayamıyor değilsiniz; yapmamayı, anlamamayı seçiyorsunuz.

Her şeyi seçeriz, sadece sonuçlarına katlanmamız gerekir. Bir eylemi yapmak için bazı şeylerden vazgeçeriz. Eylemi yapmamayı seçmemizin nedeni, eylemin getireceği bu feragatlerden, üzüntülerden, sorumluluklardan kaçmaktır.

Örneğin çalışıp başaramamaktan korkuyor, sonucun sizi üzmesinden kaçıyorsunuz ve matematiğe çalışmıyorsunuz. Onu yapmak yerine daha fazla sevdiğiniz bir konuya çalışmayı, televizyon izlemeyi, müzik dinlemeyi, zamanınızı diğer başka şeylerle geçirmeyi tercih ediyorsunuz. Böylece matematikte istediğiniz başarıyı elde edemiyorsunuz.

Ancak Jean Paul Sartre’ın dediği gibi, “Her seçiş bir vazgeçiştir.” Bir şeylerden feragat etmektir. Örneğin matematikte iyi olmayı seçince, vazgeçtiğimiz şeyler de beraberinde gelir. Eğer bu vazgeçişi, o şeylerin elimizden gitmesini istemiyorsak konfor alanında kalmayı, var olan konumda olmayı tercih ederiz. Dolayısıyla da matematikte iyi olmamayı seçmiş oluruz. Uzm. Psk. İdil Cemre Öztep’e göre, insanların mevcut koşulunu değiştirmemelerinin temeli aslında buradadır.

Çünkü yeni gelen yaratıcılık, cesaret ve spontanite gerektirir. Yeni bir iş, yeni bir hedef, yeni bir kitap, yeni film… Örneğin sadece iki saat film izleme vaktiniz var, filmi seçtiniz açtınız ve film hoşunuza gitmedi, ilerlemedi. İki seçeneğiniz var; ya o filmi izleyip o iki saati oraya gömeceksiniz, yani ‘hiçbir şeyi değiştirmeyeceksiniz’ ya da filmi değiştirip bir sonraki filmin de kötü olmasını göze alacaksınız.” (1)

“Başarısız olmayı göze alabildiğimiz konularda gerçekten başarılı oluruz. Başarısız olmayı göze alamıyorsak başarılı da olamayız.” (2) Yani o belirsiz olan, bizim için korku ve kaygı uyandıran şeye karşı adım atıp sonucu göze almadan başarıyı da bekleyemeyiz.

Mark Manson, Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı kitabında şunları söyler:

“Bir konuda ilerlemek binlerce küçük başarısızlık üzerine inşa edilir ve başarınızın cüssesi o şeyde ne kadar başarısız olduğunuza bağlıdır. Biri bir konuda sizden daha başarılıysa muhtemelen sizden daha fazla başarısız olmuştur. Biri sizden daha kötüyse, muhtemelen sizin geçtiğiniz ıstıraplı öğrenim sürecinden geçmemiştir. Yürümeyi öğrenen küçük bir çocuğu düşünürseniz, yüzlerce kere düşüp canını acıtacaktır. Ama çocuk durup da, ‘Bu yürümek bana göre değil sanırım, pek beceremiyorum’ demez. Başarısızlıktan kaçınmayı hayatımızın daha ileri bir aşamasında öğreniriz. Bunun epeycesi bir şeyi beceremediğimizde bizi cezalandıran ve katı bir tutumla bizi performansımızla değerlendiren eğitim sistemimizin ürünüdür.” (2)

Seçimlerimiz birikir ve her gittiğimiz yere bizimle gelirler. Bavulumuzda oldukları sürece de anladığımız veya anlamadığımız şekilde hayatlarımızı şekillendirirler.

Seçimlerimizin sorumluluğunu almaya hazır mıyız?

Konu ile ilgili Başarı ve Buzdağı İllüzyonu: İnsanların Gördüğü ve Görmediği yazımızı da okumanızı öneririz.

 

Kaynaklar:

(1) İstanbul Üniversitesi Psikoloji Kulübü. (10 Ocak 2021). Durun! Aşık Oluyorum! – Uzm. Psk. İdil Cemre Öztep | İüpk 5. Psikoloji Sempozyumu Atölyeler [Video dosyası].

Erişim adresi: https://www.youtube.com/watch?v=Ua0m0QuREk4

(2) Manson, M. (2018). Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı (P. Şahin, Çev.). İstanbul: Butik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi 2016).

 



Bir cevap yazın