Pürdikkat

Pürdikkat: Odaklanma becerisini nasıl yitirdik? Nasıl geri kazanabiliriz?

Pürdikkat çalışma; tamamen odaklanmış olarak, büyük bir dikkatle yapılan ve bilişsel sınırları sonuna kadar zorlayan profesyonel faaliyetlerdir. Kavram Georgetown Üniversitesi’nde bilgisayar bilimlerinde akademisyen olarak görev alan Cal Newport’a aittir ve ‘Pürdikkat: Odaklanma Becerisini Nasıl Yitirdik, Nasıl Geri Kazanabiliriz?’(1) (Deep Work: Rules for Focused Success in a Distracted World) kitabında detaylıca anlatılır.

Çok çalışıyoruz ama zaman yetmiyor ve çalışma verimi de düşük oluyor. Gün sonunda, hedeflediğimizden çok daha azını tamamlamış olduğumuzu fark ediyoruz. Neden?

Çünkü yoğunlaşarak değil, yüzeysel çalışıyoruz. Çalışırken gelen e-mailleri kontrol ediyoruz, sosyal medyada sörf yapıyoruz, arkadaşlarımızdan gelen mesajları yanıtlıyoruz. Tüm bunlar pürdikkat çalışmamızı engelliyor.

Her an erişilebilir haldeyiz, bu harika ancak etkileşimde olmanın iyi yanlarını yanında dikkat aralığımızı kısacık anlara kadar indirdiğini de atlamamamız gerekir. İletişim araçları bizi kesintisiz konsantrasyon gerektiren işlerden alıkoymakla kalmayıp, aynı zamanda odaklanmayı sürdürme kapasitemizi de zayıflatır. Odaklanma becerimiz ve dolayısıyla pürdikkat çalışmayı olumsuz etkiler.

Eric Barker pürdikkat çalışma becerisini “21. yüzyılın süper gücü” olarak nitelendirmektedir.

“Hayatında yüzeyselliğe yer bırakmamak için canla başla verdiğim çabaya ve bu sayede kazandığım vakti de mümkün olduğunca iyi değerlendirmeme borçluyum.”

Belli başlı tarihi figürlere baktığımızda pürdikkat çalışma kavramı sıklıkla karşımıza çıkar: Psikiyatrist Carl Jung, meslek hayatında pürdikkat çalışmaya daha fazla yer açabilmek için ormanın içinde bir kule inşa etti (2); Michel de Montaigne, şatosundaki özel kütüphanesine kapanıp saatlerce çalışırdı; Bill Gates yeni fikirler üzerine derinlemesine düşünmek ve okumalar yapmak için yılda iki kere göl kenarında bir eve kapanırdı.

Odaklanma, yaptığınız işin verimini ve kalitesini artırmaktadır. Cal Newport bunu şöyle formülize ediyor:

Yüksek kaliteli iş miktarı = (harcanan zaman) x (dikkat yoğunluğu)

Örneğin harcanan zaman ve dikkat yoğunluğunu 10 puan üzerinden değerlendirirsek, harcanan zaman 10 puan fakat dikkat yoğunluğu 1 ise yüksek kaliteli iş miktarı 10 olacaktır. Dikkat yoğunluğunu artırdığınızda yüksek kalite iş miktarı da artacaktır.

Yani iyi bir iş üretmenin yolu ona ne kadar zaman ayırdığınızdan ziyade ona ne kadar ‘pürdikkat zaman’ ayırdığınızla ilgilidir.

Newport’ın kitapta söz ettiği kavramlardan biri de dikkat artığı. Dikkat Artığı ve Tek Bir Göreve Yoğunlaşmanın Önemi yazımızda detaylıca anlattığımız bu kavram, iki görev arasında geçiş yaparken dikkatimizden bir parça tortunun diğer görevde kalmaya devam ettiğini ifade etmektedir. Yani bu yeni göreve bütün dikkatinizi aktarmış olamıyorsunuz. Bir görevden diğerine geçerken geride dikkat tortusu bırakılıyor, böylece yeni görevde daha düşük performans gösterme ihtimali artıyor. Tortu büyüdükçe, performans da kötüleşiyor.

Gelen mesajları çabucak bir kontrol edeyim derken dikkatinizi yeni bir hedefe yönlendirmiş oluyorsunuz. Daha kötüsü şu ki, o anda ilgilenemeyeceğiniz mesajları gördükten sonra asıl işinize dönünce henüz tamamlanmamış ikinci iş aklınızı meşgul etmeye devam ediyor.

Newport diyor ki:

“Üretiminizi azami bir düzeye çıkarabilmeniz için uzun periyotlar boyunca, sadece tek bir iş üzerinde, dikkat çelici uyaranlardan koparak, tamamen odaklanmış bir halde çalışmanız gerekir. Elinizden gelenin en iyisini ancak pürdikkat çalışarak ortaya koyabilirsiniz.

Pürdikkat becerisini geliştirmek için Cal Newport’un önerdiği stratejiler:

1. Derinleşin: Pürdikkat çalışma yapmadan önce kendinize konstrasyonunuzu artıracak bir ritüel belirleyin. Örneğin her gün aynı saat aralığında aynı yerde çalışmak gibi. Çalıştığınız mekanda sosyal medya veya başka bir şey için zaman harcamayın. Oraya gittiğiniz anda beyniniz yapmanız gereken işe yoğunlaşacağını bilsin.

pürdikkat

2. Can sıkıntısından kaçmayın: Sıra beklerken çabuk sıkılırız ve elimiz cep telefonuna gider; Twitter, Instagram, whatsapp’ı kontrol ederiz, beynimiz otomatik moda girmiş olur. Bir nevi refleks gibi düşünebilirsiniz. Beyninizi bu otomatik moddan çıkarmalısınız. Bunun için internet kullanımını sınırlandırmak iyi bir adım olabilir. Kendinize verimli saatlerinizin dışında, e-mailleri ve mesajları kontrol edeceğiniz, sosyal medyada gezinebileceğiniz bir zaman ayarlayabilirsiniz.

3. Sosyal medyadan çıkın: Dikkat becerinizi geri kazanmak için sosyal medya orucunu deneyebilirsiniz. Sosyal medyadan bir süre çekilin (örneğin 30 gün) ve yeniden açtığınızda kullanımınızı azaltın.

4. Sığ sulara dikkat edin: Burada söz edilen; iş arkadaşlarıyla mesai saatinde çay-kahve içmek, yapacağınız bir sunum için hazırladığınız Power Point’ti yapı olarak düzenlemek gibi yüzeysel işlerdir (Yüzeysel işler, tamamen odaklanmayı ve bilişsel çaba harcamayı gerektirmeyen, operasyon ve organizasyona dayalı işlerdir) ve verimliliği düşürürler. Elbette bunlar günlük yaşantımızda hepimizin karşısına çıkar. Yeter ki bu işlerle pürdikkat çalışma kapasitenizi baltalamayacak şekilde ilgilenin. Bunların pürdikkat çalışma yaptığınız zamanlardan çalmasına müsaade etmeyin. Bu stratejinin ana fikri, pürdikkat çalışma alışkanlığı edinmek için kendi zamanınıza saygı göstermeli, özenli olmanız gerektiğidir. Bu doğrultuda atılacak başlıca adımlardan biriyse, gününüzün her dakikasını nasıl değerlendireceğinize önceden karar vermeniz.

“Derinlemesine yaşanan bir hayat, güzel bir hayattır.”

Kaynaklar:

(1) Newport, C. (2020). Pürdikkat-odaklanma becerisini nasıl yitirdik, nasıl geri kazanabiliriz? (5. baskı). (O. Öztürk, Çev.). İstanbul: Metropolis Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi 2016).

(2) Currey, M. (2020). Günlük ritüeller-büyük eserlerin yaratıcıları nasıl çalışır? (9. baskı). (T. Er ve S. Kayır, Çev.). İstanbul: Kolektif Kitap. (Orijinal çalışma basım tarihi 2013).



Bir cevap yazın